Bende o ara arıyı izlemeye başladım. Arı, bir gayretle cam’a doğru uçmaya çalışıyor ve bulunduğu yerden çıkmaya çalışıyordu. Fakat sürekli kanat çırpmasına rağmen camda sağa doğru çarpa çarpa ilerliyordu. Benimde aklıma hep eve giren ve sonra tekrar dışarı çıkamayan çama çarpa çarpa ya da açlıktan ölen arılar geldi. Genelde camımız açık olur ve çiçeklerimin büyüsüne kapılıp içeri giren arıları hep ölü bulmuşumdur. Ölmelerinin sebebinin sürekli çıkmaya çalışarak cama çarpmaları olduğunu düşünüyorum. Belkide açlık veya susuzlukta olabilir. Bana da o cesetleri tekrar doğaya bırakma görevi kalır. Canlı olarak camdan çıkamayan hayvanı ölü olarak camdan doğaya bırakırım. Belkide başka bir hayvana hayat verebilir(Besin olabilir). Yaşadığım bu deneyimlerden dolayı serviste sürekli cam’a çarpan arı’ya bakarak, sesli bir şekilde arı için “ölüm kaçınılmaz !” dedim. Duyan arkadaşlarım bu dediğimden o an birşey anlamamış olabilir. Sonra sağ’a doğru giden arı’nın camın köşesine gelerek diğer tarafa doğru yöneldiğini gördüm.
O an düşünmeye başladım. Yani “ölüm kaçınılmaz !” demiştim. Fakat arı uçtu gitti. Bir an insanların davranışlarına yorumladım bu olayı. Aslında hepimiz, yaşadığımız bu düzende bu arı gibiyiz. Yani ulaşmaya çalıştığımız şeyler bizden sadece bir cam öte de görünüyor. Bizlerde umutsuzca cam’a çarpıyor ve oraya ulaşmaya çalışıyoruz. “Buralarda bir yerlerde çıkış olmalı, geçip gidebileceğim bir delik olmalı. Başka nerede olabilir ki, görüyorum işte burası doğru yön..” diyoruz. Sadece azımız cesaret ediyoruz ve diğer yöne doğru uçmaya karar vererek o gördüğümüze ulaşmayı hayal ediyoruz. O an bu cesareti göstermek zor, o konumu bırakmak zor. Fakat herşeyin bir bedeli olduğunu bilmeliyiz. Bu kadar kolay değil, oraya gitmek sadece bir cam mesafesinde, bu kadar basit olamaz. Nitekim o arı içinde olmadı.
Cam’dan kurtulmak için çok çaba sarfetti, çok kere çarptı, çok kere umutsuzluğa kapıldı ve sonunda o da anladı. Biraz da ters tarafa yöneldi, biraz da o tarafta çaba harcadı. Engellere ve başka camlara takılmadan çıkışı gördü ve “uçtu gitti”.